Erken membran ruptürü (EMR) gebelik takibinde karşılaşabildiğimiz can sıkıcı konulardan birisidir. Bebeğin içinde bulunduğu kesenin açılması ve sularının gelmesi olarak bilinir. Tüm gebeliklerin %5-10’unda görülür.Özellikle gestasyonel yaşın küçük olduğu gebelerde meydana gelen EMR bir çok problemi de beraberinde getirmektedir.Bunlar arasında en önemli olanlar; prematürite( erken doğuö),perinatal enfeksiyonlar(yenidoğan enfeksiyonları) ,oligohidramnios (su kesesinde suyun azalması) neticesinde gelişen umblikal kord kompresyonu ve pulmoner immatürite ve bütün bunların sonucunda meydana gelen perinatal mortalite artışı şeklinde özetlenebilir.

Yapılan araştırmalar EMR’nin en önemli erken doğum nedenlerinden birisi olduğunu ortaya koymuştur.Prematür doğumlar ise neonatal ölümlerin en önemli sebebi olmaya devam etmektedir.Araştırmalar neonatal ölümlerin %69-83’nün preterm doğumlara sekonder olarak meydana geldiğini göstermektedir.Bir diğer önemli nokta da preterm doğumların çocukluk çağı nörolojik problemlerinin %50’sinin nedeni olduğudur.

Erken membran ruptürü spontan olarak gestasyonel yaşın herhangi bir döneminde meydana gelebilir. Bu olay 37.gebelik haftasından önce meydana gelirse preterm erken membran rüptürü (PEMR) adını alır.37. gebelik haftasında sonra membranların ruptürü ile doğumun başlaması arasında ki sürenin uzaması durumunda ise tabloya term erken membran ruptürü adı verilir.Membranların ruptürü ile doğum eyleminin başlangıcı arasındaki süre 24 saati geçerse bu uzamış erken membran ruptürü adını alır.
Sebebi çoğunlukla tam olarak bilinmez. Erken anne yaşı, gestasyonel diabet, annenin sistemik hastalıkları,rahimin yapısal anomalileri ve sigara kullanımı erken membran rüptürü sıklığını arttırır.

Tanı

EMR’nin tanısı öykü,klinik bulgular ve bazı spesifik testlerin beraber kullanılmasıyla %90 ‘a yakın oranda konulabilmektedir.Özellikle vaginadan sıvı gelmesi oldukça önemli bir ipucudur. Bazı hastalar özellikle az miktarda sıvı kaçağı olanlar,amnion mayisinin geldiğinin farkına bile varmayabilirler ve bunu vaginal akıntı olarak değerlendirebilirler.Bu nedenle öyküde az da olsa vaginadan sürekli olan bir akıntı olup olmadığı iyice sorgulanmalıdır.

Vaginadan sıvı gelmesi şikayeti olan bir hastada yapılması gereken muayene,steril vaginal spekulum muayenesidir.Eğer bu sırada servikal kanaldan sıvı geldıği gözlenirse tanı kesin bir şekilde konmuş olur.Bazı durumlarda valsalva manevrası,öksürtme yada fundal bası yaparak amnion mayisinin servikal kanaldan gelişi kolaylaşabilir.
Gebelikte artan akıntı ile amnion mayisini ayırt etmek için turnusol kahıdı klinikte en sık kullanılan yöntemdir.
Basit ,hızlı ve kesin ayırt edicidir.

Bu olguların USG ile değerlendirilmesi de önemlidir.Özellikle fetal üriner sistem anomalileri ve intrauterin gelişme geriliği olmayan bir gebede olarak amnion mayiinin azalmış olarak saptanması EMR açısından kuvvetle ilişkili bir bulgudur.

Tedavi

EMR’ de perinatal komplikasyonların artmasına neden olan en önemli faktör gebelik haftası olması nedeniyle,tedavi yaklaşımlarının gebelik haftalarına bağlı olarak değişmesi uygun bir yaklaşım şeklidir.Bunun dışında tedavi yaklaşımında önemli olan diğer bir faktör de enfeksiyon varlığıdır.

Genel olarak tanının tam olarak konulamadığı durumlarda bekle ve gör politikası uygulanmalı ve hasta yatak istirahatı ve pet takibine alınarak yakından takip edilmelidir.Bu takip sırasında hastalar koryoamnionit bulguları açısından gözlenmelidir. Bu amaçla olgular lökosit sayıları,sedimantasyon ve CRP gibi laboratuar testleriyle enfeksiyon açısından değerlendirilmelidir.Maternal ve fetal taşikardi,uterin hassasiyeti ve kötü kokulu vaginal akıntı gibi bulgular koryoamnionit açısından şüphe uyandırılmalıdır.

Enfeksiyondan koruyucunolarak antibiotik kullanımına sıklıkla başlanır.
Erken doğum gerçekleşecek ise bebeğin akciğer maturasyonu için steroid tedavisi de uygulanmalıdır.